rusya uyku deneyleri türkçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
rusya uyku deneyleri türkçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Nisan 2015 Pazar

32. Gün Rus Uyku Deneyleri Cosplay'i

   Rus uyku deneylerini anlatmıştık arkadaşlar. Part 1'e buradan ulaşabilirsiniz. Onun bir cosplayi arkadaşlar. 

28 Mart 2015 Cumartesi

26. Gün Rus Uyku Deneyleri Türkçe Part 3


Denekler odadan çıkmak istemiyordu, bu herkesi şaşırtmıştı. Bir Rus görevli, boğazına saldırılması sonucu öldü. Diğerinin testisleri koparıldığı ve bacaklarının kemirildiği için yaralandı. Diğer 5 görevli ise intihar ederek hayatlarına son verdiler.

4 denekten birinin dalağı patladı. Tıbbi araştırmacılar onu sakinleştirmeye çalıştılar ama bu imkansızdı. Normal bir insanın aldığı morfinden daha fazla almasına rağmen hala odadan çıkmamak için mücadele ediyordu. Doktorlardan birinin kolunu ve kaburgasını kırdı. Deneğin dolaşım sisteminde kandan çok hava vardı. Kalbi durdu ama hala yaşıyordu ve 3 dakika boyunca kendine vurdu. Herkese saldırıyordu ve sürekli "Daha fazla!!!" diyordu. Gitgide uykusu gelen bir bebek gibi güçsüzleşti ve yere yığılarak öldü. Sağ kalan 3 denek tam donanımlı bir tıp merkezine taşındı. Ses tellerine zarar gelmemiş olan 2 denek ise uyanık kalmak için yalvarıyorlardı. Deneklerin organlarını tekrar yerleştirmek istediler ve bunun için denekleri uyuşturmaları gerekiyordu, deneklere ne yapıldıysa da denekler hiç bitkin ve yorgun düşmediler
. Ve böylece deneklerin sakinleştirici ilaçlara karşı bağışıklık kazandıkları fark edildi. Deneklerden biri elleri bağlı olmasına rağmen etrafına saldırmaya başladı ve 4 inçlik kelepçeyi yırttı. Bunu yaptığında kolunu 200 poundluk bir asker sıkıca tutuyordu. Deneğin sakinleşmesi için normal seviyenin üstünde anestezi kullanıldı. Kalbi durmuştu, otopsi testlerinin sonuçları kanın içindeki oksijen miktarının olması gerekenden 3 kat fazla olduğu gözlemlendi. Kasları iskeletine o denli yapışmıştı ki karşı vermeye çalışırken 9 kemiği kırıldı.



Hayatta kalan deneklerden ikincisi bir anda 5 kişinin arasında çığlık atmaya başladı. Ses kayıtları yoktu. Yalvaracak durumda değildi, tek yapabildiği kafasını düzensiz bir şekilde sağa sola hareket ettirmekti. Bunlar anestezinin yan etkileriydi. Bir sonraki ameliyatta yeniden anestezi verildi. Organlarını yerleştirirken 6 saat boyunca hiç tepki vermedi. Bir hemşire, birkaç kez, hastanın ameliyat esnasında gülümsediğine şahit oldu. Ameliyat bittikten sonra denek mırıldanmaya başladı. Akıllı olan doktor önemli bir şey söylediğini düşünerek kalem ve kağıt aldı. Deneğin ağzından çıkan kelimeler şunlardı. "Kesmeye devam et".

Diğer hayatta kalan 2 deneğe de aynı ameliyat yapıldı. İkisine de anestezi yerine onları felç eden bir ilaç verildi. Ameliyat sırasında iki denek de gülüp duruyordu. Tekrar konuştukları zaman da canlandırıcı gaz istediler. Araştırmacılar yani doktorlar neden bunları istiyorsunuz ve neden bağırsaklarınızı parçaladınız dediklerinde ise verdikleri cevap "Uyanık kalmam gerek".

Kalan üç deneği de ne yapılacağı karar verilene kadar bekleme odasına aldılar. Askerler tekrar gaz verilmesini istedi. Doktorlar karşı çıktı ama kimse dinlemedi.

Odanın içinde tekrar mühürlenmeye hazırlanan denekler EEG monitörüne bağlıydı. Garip olan şey ise gaz alacaklarını duyduklarında çırpınmayı bırakmalarıydı. Denekler uyanık kalmak istiyorlardı. Bir tanesi mırıldanarak konuşmaya çalşıyordu. Diğer denekler kafasını yastığa dayamıyor ve sürekli göz kırpmaya çalışıyordu. EEG monitöründe görülen beyin dalgaları şaşırtıcıydı. Raporlarına bakarken bir hemşire hastalardan birisinin kafasını yastığa koyduğu anda gözlerinin kapandığını fark etti. Beyin dalgaları direk rem uykusuna girdiğini gösteriyordu. Sonra tekrar eski durumuna döndü. Döndüğü anda ise kalbi durmuştu…

Kalan 2 denek ise tekrar mühürlenmek için çığlık atmaya başladı. Beyin dalgaları tıpkı uykudan ölen deneğinki gibi oldu. Komutan 2 deneğin tekrar mühürlenmesini emretti. Yanlarında olan 3 araştırmacıya mühürleme emiri verildi. Araştırmcılardan birisi silahını çekip komutanı vurdu. Sonra sessiz olan deneğe silahı doğrulltu ve beynini dağıttı. Silahı son kalan deneğe doğrulttu.”Bu şeylerle aynı yerde kilitlenmiyeceğim!” Adama çığlık attı. “Nesin sen!?” “Bilmek zorundayım!”
Denek gülümsedi: “Bu kadar kolaymı unutun?” “Biz siziz. Biz sizin içinizde yatan deliliğiz, her an serbest olmayı bekleyen çılgın hayvanlarız. Biz yatağınızın altında saklananlarız…”

Araştırmacı durdu. Sonra silahı deneğin kalbine doğrultup ateş etti. Denek ölmek üzereyken, “Nerde..yse .. özgür…” dedi.

25. Gün Rus Uyku Deneyleri Türkçe Part 2

Görevliler deneklere anons ettiler "İçeri gireceğiz, kapılardan uzak durun ve yere yatın, itaat edenlerden birisi özgürlüğüne kavuşacak" dediler. İçlerinden birisi cevap verdi "Artık özgür olmak istemiyoruz." dedi. Askeri güçler ve araştırmacılar arasında bir tartışma patlak verdi. Daha fazla tepki alıp kışkırtmamak için 15. günün gece yarısı odanın kapısının açılmasına karar verildi. Oda birden temiz havayla doldu ve uyarıcı gaz dışarı boşaldı. Mikrofonlar anında çalışmaya başladı. 3 farklı ses yalvarmaya başladı; dışarıda onları bekleyen aileleri, sevdikleri olduğunu yakarıyorlardı. Askerler denekleri almak üzere odaya gönderildi. Şimdiye kadarki en yüksek çığlık, içeriye giren askerlerden geldi. 5 denekten 4’ü hâlâ yaşıyordu, tabii buna yaşamak denirse.

Denekler yiyeceklere çok dokunmamışlardı. İçlerinden biri ölmüştü. Kalçasında ve göğsünde topak topak et doldurulmuştu. Odanın ortasındaki giderin üstüne oturmuştu, suyun geçişine izin vermediği için oda su ile dolmuştu. Su gibi görülen sıvının kan olduğunu fark edemediler. Yaşayan diğer 4 deneğin sakalları, tırnakları uzamış ve derileri paramparça olmuştu. Tırnaklarındaki izler, derilerini paramparça edenin kendileri olduğu anlaşıldı. Yaralar ve oyukların açıklığı, kendilerinin yapmadığını, birbirlerine saldırdığını gösteriyordu.

Yaşayan 4 deneğin de karın bölgesinde organlar hemen hemen yok gibiydi. Kalp, akciğerler ve diyafram yerine, deri ve kaburgaya bağlı kasların çoğu akciğerlerle beraber göğüs kafesinin dışına sarkmıştı. Kan damarları ve organlar sağlam kalsa da, diğerlerini çıkarıp yere atmışlardı. Fakat denekler hala yaşıyorlardı. Dördünün de sindirim sistemleri çalışıyordu. Günler sonra istifra ettiklerinde, aslında yediklerinin kendi etleri olduğu ortaya çıktı. Çoğu asker Rus özel servisinde çalışmıştı fakat hiçbiri odaya girip denekleri kaldırmaya cesaret edemedi. Askerler odadan çıkarılmaları için yalvarıp bağırırken gaz geri geldi, uykuya daldılar…


27 Mart 2015 Cuma

24. Gün Rus Uyku Deneyleri Türkçe Part 1


1940'ların sonlarında Rus araştırmacılar 5 insanı 15 gün boyunca tetikleyici gazlarla uyanık tuttular. Amaçları bir insan uyumazsa ne olacağını görmekti. Oksijen seviyesinin dikkatlice kontrol edildiği odalarda kalıyorlardı. Kamera sistemi yoktu, onları duymak için bir mikrofon ve görmek için de 5 inçlik camlar vardı.

İlk 5 gün her şey normaldi. Eğer denekler 30 gün uyumadan dayanırlarsa serbest bırakılacaktı. Her gün onların ne yaptıklarını izlerken, birbirlerine eski travmatik olayları anlattıkları görüldü. 4 gün boyunca bu durum giderek karanlık bir hal aldı.

5. günden sonra bu durumdan şikayet etmeye ve onları yönetenlerinin nerede olduğunu bulmaya çalıştılar. Birbirlerine eski travmatik olayları anlatmayı kestiler, hatta konuşmayı kestiler ve 5 inçlik camlara fısıldamaya başladılar.
 İşin garibi, bu deneyi diğer deneklerin üzerlerinden kazanabileceklerini düşünmeye başladılar. Araştırmacılar başta bunun gazın bir yan etkisi olduğunu düşündüler.

9. günden sonra 1.denek çığlık atmaya ve odanın içinde koşuşturmaya başladı. Denek bağırmaya devam ediyordu ama çoğu zaman çıkan ses gürültüden ibaretti. Denek hiç konuşmuyordu sadece bağırıyordu. Görevliler, deneğin bağırmaktan ses tellerini parçaladığını ve konuşamadıklarını söyledi. Daha ilginç olan şeyse diğer deneklerin buna nasıl tepki verdiği, ya da tepki vermedikleri idi. İkinci denek de 1. denek gibi çığlık atmaya başladı. Geriye kalan denekler ise cama fısıldamaya devam ettiler. Diğer denekler, yani çığlık atmayan denekler, kitapların sayfalarını kopardı ve yüzlerine sürmeye başladılar. Sayfaları cama yapıştırdıkları zaman diğer deneklerin çığlık atması durdu.

3 gün daha geçti, toplamda 12 gün oldu. Mikrofonlardan hiç ses gelmediğini farkettiler ve mikrofonun bozuk olup olmadığını kontrol ettiler. Mikrofonlarda sorun yoktu. Odadaki oksijen seviyesi, hepsine yetecek düzeydeydi. 14. gün gelmişti ve deneklerden hiçbir ses yoktu. Araştırmacılar, deneklerin ölmüş olduğundan şüphe etti ve odalara girmeye karar verdiler.